Ziyâiyye Kütüphanesi

Râmûzü’l-Ehâdîs

Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî hazretleri tarafından temel hadis kaynaklarından ale’l-ahruf (harf sırasına göre) derlenen hadislerden teşkil edilmiş hadis mecmuasıdır. 130 civarında kaynaktan istifade edilerek hazırlanan eserde Suyûtî’nin Câmi‘u’s-Sağîr isimli muhalled eseri örnek ve çoğu zaman kaynak olarak değerlendirilmiştir. Eser, merfû rivayetler ve şemail rivayetleri olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerin ilkinde 6402’si kavlî ve fiilî merfû rivayet, ikincisinde… Okumaya devam et Râmûzü’l-Ehâdîs

Yazılar

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Sonrası Hâlidîlik’te Bir Mesele: Râbıtayı Kime Yapmalı?

Fatih Yıldız Râbıta, tasavvuf yollarında hayatın içinden alınmış bir eğitim metodudur. İnsanların duygusal olarak bağlandıkları kimselerin etkisi altına girmeleri, bu durumun insanı müspet veya menfi dönüştürücü olması, tasavvuf yolunun mürşitlerini bir uygulama halinde râbıtaya yönlendirmişti. Rol-model olarak kamil insana odaklanmak hem onun müspet hal ve hareketlerinden etkilenmeye, hem de taşıdığı müselsel feyze varis olmaya vesile… Okumaya devam et Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Sonrası Hâlidîlik’te Bir Mesele: Râbıtayı Kime Yapmalı?

Nakşibendiyye Büyükleri

Ahmed b. Süleyman el-Ervâdî (k.s.)

Tam ismi Ahmed b. Süleyman b. Osman el-Ervâdî et-Trablusşâmî’dir. Babasının ismini eserlerinin çoğunda zikretmektedir. Nûru’l-Mişkât isimli eserinin girişinde kendisini takdim ederken dede ismi olarak Osman’ı vermektedir.[1] Ailesinin soy olarak Hazreti Hasan ve Hüseyin’e dayandığını bizzat kendi ifadelerinden anlıyoruz. Bu durumun Peygamberimiz’in mânevî şehadetiyle de sabit olduğunu, bizzat kendisine “Sen benim hasebimden ve nesebimdensin” dediğini ifade… Okumaya devam et Ahmed b. Süleyman el-Ervâdî (k.s.)

Ziyâiyye Silsilesi

Silsile-i Şerîf-i Nakşibendiyye-i Ziyâiyye

Hazreti Muhammed Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Hazreti Ebû Bekir-i Sıddîk radıyallu anh Hazreti Selmân-ı Fârisî radıyallu anh Hazreti Kâsım b. Muhammed radıyallu anh Câfer-i Sâdık radıyallu anh Bâyezîd-i Bistâmî kuddise sırruh Ebu’l-Hasan-ı Harakânî kuddise sırruh Ebû Aliyyi’l-Fârmedî kuddise sırruh Yûsuf-ı Hemedânî kuddise sırruh Abdülhâlık-ı Gucdüvânî kuddise sırruh Ârif-i Rîvgerî kuddise sırruh Mahmud İncir-i Fağnevî… Okumaya devam et Silsile-i Şerîf-i Nakşibendiyye-i Ziyâiyye

Zikir

Zikir

Zikir, anmak, hatırlamak, yad etmek manalarındadır. Allah’ı anmak ve hatırlamak, onu unutmamak (nisyan) ve gaflet halinde olmamaktır.[1] Arapça unutmanın zıddı olan hatırlamayı ifade eden bir kelimedir.[2]  “Zikir Hakk Sübhânehû ve Teâlâ’ya giden yolda (riayeti lüzumlu) kuvvetli bir esastır, hatta bu yolda temel şart zikirdir. Devamlı zikir müstesna, başka bir şekilde hiçbir kimse Allah’a ulaşamaz”[3] “Kur’an-ı… Okumaya devam et Zikir

Zikir

Zikrin Adabı

Lügat itibariyle “davet, çağrı” anlamlarına gelen ‘edep’ kelimesinin çoğulu olan ‘adap’, uyulması gereken görgü kuralları ve göz önünde tutulması lazım gelen esaslar, izlenmesi icap eden usul gibi mânaları ihtiva etmektedir.[1] Ayrıca ilahî kurallarca insanda bulunması faziletli huyların var olması haline de ‘edep’ adı verilmektedir. Kâşânî, edebi itidalde olmak, sâlikin ifrat ve tefrit arasında orta bir… Okumaya devam et Zikrin Adabı

Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî, Hayatı

Ahmet Ziyâeddin Gümüşhânevî Hazretleri(k.s.)’nin Hayatı

Tam ismi Ahmed Ziyâeddin b. Mustafa b. Abdurrahman el-Gümüşhânevî el-Hâlidî’dir. Talebelerinden Oflu Yusuf Şevki Efendi’nin ifadesine göre nesebi dört nesil geriye doğru şu şekilde gitmektedir; Ahmed Ziyâeddin b. Mustafa b. Abdurrahman b. Mustafa b. İsmail. Büyük dedesi İsmail, Giresun’un Tirebolu kazasındandır. Gümüşhane’ye buradan gitmişlerdir.[1] Babası Mustafa ise Gümüşhânevî henüz on yaşındayken Gümüşhâne’den Trabzon’a göç etmiştir.[2]… Okumaya devam et Ahmet Ziyâeddin Gümüşhânevî Hazretleri(k.s.)’nin Hayatı

Sohbet

Sohbet

Sohbet söyleşi, hasbihal, arkadaşlık, yoldaş olma gibi manalara gelen bir kavramdır. İlk sûfiler sohbete büyük önem verir, tasavvufi bilgileri ehil ve hevesli gördükleri muhiblerine özel sohbetlerle aktarır, eğitim ve öğretimde sohbeti esas alırlardı.[1] Sohbette mürşid-i kamilin ruhundaki kabiliyetlerin müride yansıması (in’ikas) yani sohbette kabiliyet aktarımı söz konusudur.[2] Sohbetin faydalarından bazıları şunlardır:       1.Şeyhten müride doğru… Okumaya devam et Sohbet

Teveccüh

Teveccüh

Teveccüh Arapça’da yönelmek mânasına gelmektedir. Şeyhin bütün manevi gücünü müridin kalbi üzerine yöneltmesi ve bu suretle ona aktarmasıdır. Bu müridin ruhunda filizlenmelere sebep olacak manevi bir aşılamadır. Yani müridin ruhî kabiliyet kapasitesinin artırılmasıdır. Mürşit bu şekilde müridinin ruhi kabiliyetlerini yüklenmiş olur.[1] Alaeddin Attar’ın müritlerinden Abdullah İmam İsfehânî teveccühün vicdanî (kalbî) bir iş olduğunu ve herkesin… Okumaya devam et Teveccüh

Tarikat Nedir?

Tarikat Nedir?

Bir marifetullah ve hakikat ilmi olan tasavvufun ilkelerini gerçekleştiren ve gayelerine ulaştıran yollara tarikat ismi verilir. Tarikat kelime olarak “gidilecek yol, izlenecek usul” anlamlarına gelmektedir. Hakikate ulaştıran bu yollar esasını Kur’an ve sünnetten almakla birlikte muhatabı olduğu insanın, içerisinde bulunduğu toplumun karakteri, gerçekleri, ihtiyaçları ve irşada yatkın taraflarını göz önünde bulundurarak eğitim yöntemlerinde farklılıklar arzederler.… Okumaya devam et Tarikat Nedir?

Ziyaiyye Yolu

Ziyâiyye Yolu

19. yüzyılda Osmanlı topraklarında uyanan Nakşibendiyye’nin önemli şubelerinden biri ismini Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi (v.1311/1894)’den alan Ziyâiyye’dir. Ziyâiyye, Nakşibendiyye tarikatinin Hâlidiyye kolunun bir şubesidir. Bu şubenin tesisinde Gümüşhânevî’nin Hâlidiyye’yi kendisi vasıtasıyla aldığı şeyhi Ahmed b. Süleyman el-Ervâdî’nin de önemli bir etki olduğu söylenebilir. Ahmed b. Süleyman el-Ervâdî, bugün Suriye’nin Tartus vilayeti açıklarında bulunan bir ada… Okumaya devam et Ziyâiyye Yolu

Yazılar, Ziyâiyye Yazıları

Râmûzü’l-Ehâdîs Okumanın Sırları

Fatih Yıldız Sünnet, Kur’ân-ı Kerîm’le birlikte İslâm dininin ana kaynaklarıdır. Sünnet bilgisini hadîs-i şerîfler kanalıyla öğreniyoruz. Her şeyden önce hadîs-i şerîfler müslümanın hayatını yönlendiren, rıza-yı Bârî’ye uygun bir şahsiyet kazandıran temel ilkeleri bize vermektedir. Mutlak mânada kâmil insan olan Peygamber Efendimiz’in haline bürünmek ve kemal yolunda ilerlemek isteyenler için hadisleri öğrenmek ve sünnet ile amel… Okumaya devam et Râmûzü’l-Ehâdîs Okumanın Sırları

Nakşibendiyye Büyükleri

Serezli Abdullah Hasib Yardımcı Efendi (k.s.)

Abdullah Hasib Efendi 1280/1864 yılında Serez'de dünyaya gelmiştir. Babası "Muavin" namıyla tanınan Ali Efendi'dir. Ali Efendi de, Halis Efendi adında bir şahsın oğludur. Serez'de Câmi-i Atik imamı, aynı zamanda da Serez Rüştiyesi’nde öğretmen ve müdür muavini idi. "Muavin" lakabı buradan gelmektedir. Ali Efendi Cidde'de vefat etmiş olup, kabri oradadır. Hasib Efendi orta tahsilini Serez Rüştiyesi'nde… Okumaya devam et Serezli Abdullah Hasib Yardımcı Efendi (k.s.)

Nakşibendiyye Büyükleri

Kazanlı Abdülaziz Bekkine Efendi (k.s.)

Abdülaziz Bekkine hazretleri miladi 1895'te ailesinin İstanbul/Mercan'daki evlerinde dünyaya geldi. Babası ticaretle meşgul Mehmed Molla oğlu Hâris Efendi annesi ise saliha bir hanım olan Fatma hanımdır. Haris Efendi aslen Kazan'lı olup 1880'lerde ailesi ile İstanbul' a göç ettikten sonra Asmaaltı’nda toptan yağ ticareti ile meşgul olmuştur. Kazan'ın eşrafından olan Haris Efendi orada Sultanoğlu (Sultanof) namıyla… Okumaya devam et Kazanlı Abdülaziz Bekkine Efendi (k.s.)

Nakşibendiyye Büyükleri

Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi (k.s.)

Asıl adı Mustafa, mahlası ise Feyzî’dir.  Sicilli Ahval kayıtlarına göre kendisi doğum tarihini “1267 sene-i mâliyesi” olarak beyan etmektedir. Rumi-Hicri 1267/1850’de Tekirdağ’ın Yukarı Kılıçlar köyünde doğmuştur. Mühründeki “es-Seyyid” ifadesinden ailesinin seyyid olduğu anlaşılmaktadır.  Babası çevrede Emrullah Ağa diye tanınan ziraatle meşgul olan bir zattır. Dört erkek kardeş oldukları bilinmektedir. Ağabeyi Mehmed Tahir ve kendisi ilmiyeye… Okumaya devam et Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi (k.s.)

Nakşibendiyye Büyükleri

Kastamonulu Hasan Hilmi Efendi (k.s.)

Hasan Hilmi Efendi, Kastamonu'nun o zamanlarda kasabası şimdi ilçesi olan Azdavay'da h.1240/m.1824 senesinde dünyaya gelmiştir. Babası Abdullah Efendi, ümmi ve arif bir zattır. Menâkıb-ı Haseniyye isimli manzum eserinde Mustafa Fevzi Efendi, Abdullah Efendi'den şöyle bahsetmektedir: Şeyh Hasan Hilmî ki pîr-i pür-keremİbn-i Abdillah azîz-i muhteremBin iki yüz kırkta ol sâfî cenânEylemiş teşrîf-i eyvân-ı cihânKastamonf şehr-i meşhûra… Okumaya devam et Kastamonulu Hasan Hilmi Efendi (k.s.)

Nakşibendiyye Büyükleri

Ömer Ziyâeddin Dağıstânî (k.s.)

Hayatı Tam ismi Ziyâeddin Ömer b. el-Hâc Abdullah ed-Dağıstânî el-Avârî’dir. 1266/1849-50 yılında o dönemde Dağıstan’ın Çerkay kazasına bağlı olan Miatlı köyünde doğmuştur.[1] Miatlı, Koysu (Sulak) Nehri kıyısında, bugün Dağıstan’ın Kızılyurt bölgesine bağlı ve buraya 25 km. uzaklıkta bir köydür.[2] Ömer Ziyâeddin Efendi’nin vefatından sonra eserlerini neşreden Polathaneli Ömer Lütfi, yazdığı terceme-i halde köy isminin Mırtî… Okumaya devam et Ömer Ziyâeddin Dağıstânî (k.s.)

Nakşibendiyye Büyükleri

Safranbolulu İsmail Necati Efendi (k.s.)

Ailesi ve Eğitimi İsmail Necati Efendi, 1258/1842’de Safranbolu’da doğmuştur. Babası Mehmed Efendi Oğulören (Oğulveren) köyünde Ömeroğulları ailesine mensuptur.[1] Safranbolulu İsmail Necati Efendi (k.s.)'nin mührü İsmail Necati Efendi, ilim tahsiline Safranbolu’da Müftü Mehmed Hilmi Efendi’den ders alarak başlamış, 1285/1868’de 26 yaşında İstanbul'a gelerek Bayezid Medresesi’ne dahil olmuştur. Müderris ve dersiâmlarından Ahıskalı İbrahim Hulusi Efendi'nin derslerine sekiz… Okumaya devam et Safranbolulu İsmail Necati Efendi (k.s.)